MEDİNE-İ MÜNEVVERE TARİHİNE KISA ve GENEL BİR BAKIŞ
Medine-i Münevvere, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ve ashabının, Mekke’de baskı ve işkenceye maruz kaldıkları sırada hicret ettikleri yerdir. Medine, Mekke’nin kuzeyinde 430 km. lik bir mesafededir. Kapladığı alan 60 km yi aşar nüfusu 500.000 civarındadır. Medine-i Münevvere de bir çok İslâmi eser bulunmaktadır. Bu mübarek şehir İslam tarihinin çok önemli olaylarına sahne olmuştur.
Medine’nin bir çok faziletleri vardır. Peygamber Efendimiz صلاة في مسجدي هذا أفضل من ألف صلاة فيما سواه الا المسجد الحرام
“Benim mescidimde kılınan bir namaz, başka mescitlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir. Ancak Mescid-i Haram müstesna. Mescid-i Haramda kılınan bir namaz, başkasında kılınan namazdan yüz bin defa daha faziletlidir.” buyurmuşlardır.
Bazı rivayetlerde Mescidi Nebevide kılınan bir namaz başka mescitlerde kılınan altı aylık namazdan daha faziletlidir.
“Benim evimle minberim arasındaki yer, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” hadis-i şerifi de Peygamber Mescidinin önemini anlatan ifadelerden biridir.
Mescidi Nebevideki namazın fazileti sadece sevap cihetiyledir. Yoksa bin namaz yerine kaim olur öyleyse orada kılınan bir namaz bin kaza namazı yerine geçer demek değildir.
Peygamber efendimizin burada medfun bulunmalarıyla Medine-i Münevvere, ayrı bir değer kazanarak adeta dünyanın gözbebeği haline gelmiştir.
Efendimizi Ziyaret
Hac Farizasını ifa etmek için, bu mukaddes beldelere gelen müminler, bir süre Medine-i Münevverede kalarak, ibadetin zevkini tatmaya çalışır.
Medine denince hemen akla gelen, mescidi nebevide namaz kılmak ve Rasulullah Efendimizin Kabri Şerifini ziyaret etmektir.
Mescidi Nebevi yolculuk yapılan üç Mescidden biridir. Hz. Peygamber bir Hadisi Şeriflerinde, "Mescidi Haram, Benim mescidim ve Mescidi Aksa’dan başka hiç bir yere ibadet maksadı ile yolculuk yapılmaz." demiştir. (لا تشد الرحال الا الی ثلاثة مساجد : المسجد الحرام ومسجد الرسول صلی الله عليه وسلم و مسجد الأقصی (متفق عليه
Hac farizasını îfa eden bir Müslüman, Medineyi ziyaret etmeden memleketine dönerse, eksiz olarak haccını îfa etmiş olur. Çünkü Medine ziyareti haccın menâsikinden değildir. Ancak Mescidi Nebevide namaz kılmak ve Hz. Peygamberi kabr-i şerifini de ziyaret etmek vacibe yakın bir sünnettir. Bu konuda Peygamberimizden şu hadisler rivayet edilmiştir: "Kabrimi ziyaret edene şefaatim hak (nasip)olur." "Kim beni öldükten sonra ziyaret ederse, hayatımda ziyaret etmiş gibidir." "Kim hac yaparda, beni ziyaret etmezse bana katı davranmış olur." Bu manada ondan fazla hadis rivayet edilmiştir.
Hazreti Peygamberi ziyaret, büyük bir kurbiyyet, faziletli bir ibadettir. Ve bu hususta icmâ vardır.
Medineye gelirken abdestli olmak ve devamlı olarak Rasulullah efendimize salat ve selam getirmek sünnettir.
Medine’nin evleri ve bahçeleri görüldüğünde, azami sükunet ve huşu ile yürümeli ve şu duayı okumalıdır: "Bismillah maşaallah, Lâ kuvvete illâ Billâh, rabbi edhilni mudhale sıdkın ve ahricnî muhraca sıdkın, Allahumme iftahlî ebvâbe rahmetik."
Medine-i Münevverede ilk işi haremi şerife gitmek olmalıdır
Medine-i Münevverede ilk işi Haremi Şerife gitmek olmalıdır. Girerken "Bismillah vessalatu vesselamu alâ Rasulillah, Allahumme iğfirlî veftah lî ebvabe rahmetik." demek sünnettir.
Mescide selam kapısından girerse direk Ravza-i Mutahharaya teveccüh eder. Eğer cibril kapısından girecek olursa, henüz tahiyyetül Mescid namazı kılmadığı için teeddüben hücre-i saadetin önünden geçmez; Hücrenin arka tarafından Ravzaya gelir. Burada veya haremin her hangi bir yerinde, iki rekat tahiyyetül mescid namazı kılar. Bir farz namazı da tahiyyetül mescid sayılmıştır. Birinci rekatta Kafirun ikinci rekatta ihlas surelerinin okunması sünnettir.
Artık Rasulullah Efendimizin kabri şerifini ziyaret vakti gelmiştir. Yaşlı gözlerle kemal-i haşyet ve tevazu ile hücrenin en az iki metre uzağında yüzü hücreye karşı huzurda dururken cenab-ı peygamberin kabri diri olduğu inancı içinde, onun güzel suretini , ziyaret edeni gördüğünü ve işittiğini, tasavvur ve tahayyül etmeli, onun kendisinden haberdar olduğuna ve karşılık verdiğine inanmalıdır. Çünkü Rasulullah efendimiz bir hadisi şeriflerinde: "Kim bana selam verirse, Allah beni diriltir. Ben de onun selamına karşılık veririm." buyurmuşlardır.
Huzurda Hz. peygamberi şöyle selamlamalıdır.
“Esselamu aleyke eyyuhennebi ve rahmetullahi ve berakatuhu Essalamu aleyke ya rasulullah Esselamu aleyke ya habiballah esselamu aleyke ya hayrahalkılleh esselamu aleyke ya hatemennebiyyin, esselamu aleyke ya imamel muttekin, esselamu aleyke ya şefialmüznibin, esselamu aleyke ve ala cemiil enbiya-i vel mürselin velmelaiketil mukarerebin, esselamu aleyke ve alâ âlike ve ehli beytik. Eşhedu en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerike lehu ve eşhedu enneke abduhu ve rasuluhu, ve eşhedu enneke kad belleğterrisale ve addeytel emane ve cahadte fillahi hakka cihadihi.”
Buna benzer cümlelerle selamını uzatabilir, ve ardından üç kere şefaat talebinde bulunur.Kendisine başkaları tarafından şefaat talebi emanet edilmişse "ya rasulullah falan oğlu falan, sana selam eder, ve senden şefaat, ister ona ve bütün mümünlere şefaat eyle"der.
Meteakiben, bir adım sağ tarafa intikal ederek, Hz. Ebu Bekirin R.A. ın huzuruna gelir ve "Esselamü aleyke ya halifete rasulellah, esselamü aleyke ya sahibe Rasulellah filğari esselamu aleyke ya vezire rasulellah esselamu aleyke ya eba bekr."der.
Yine sağ tarafa bir adım daha atarak, Hz. Ömer'in huzurunda durur ve "Esselamu aleyke ya emirel müminin Ömer El-faruk,esselamu aleyke ya vezire rasulellah esselamu aleyke ya men kane şediden fil hakk." dedikten sonra, tekrar Rasulullahın yanına gelerek, dünya ve ahiret saadeti için istediği kadar dua eder.
Her Müslüman, Medine-i Münevvere ziyaretini bir ğanimet bilmeli uzun süre mescidde kalmalı, namaz, hatmi şerif, zikir ve dua gibi ibadetlerle meşgul olmalı, gecelerini ihya etmeli ve defalarca Resulullah efendimizin ziyaretinde bulunmalıdır.
Mescid-i Nebevide, 40 vakit namaz kılmak sünnet olduğundan imkan dahilindeyse Medine de en az 8 gün kalmaya gayret edilmelidir.
Enes'in R.A. rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah efendimiz "Kim bir namaz geçirmeden, şu mescidimde 40 vakit namaz kılarsa kendisine ateşten, azaptan ve nifaktan, kurtuluş beraati verilir." demiştir. Ancak bunda cemaat şartı getirilmemiştir. Yine de her namazda olduğu gibi bu namazların da cemaatle kılınması için gayret sarfedilmelidir.
Ziyaret Yerleri
A-Kuba Mescidi:
Mescidi haram, Mescidi Nebevi ve Mescidi Aksadan sonra, fazilet itibariyle dördüncü olan bu mescidi ziyaret ederek namaz kılmak sünnettir.
Hz. peygamber s.a.v. bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuşlardır: "Kim Evinde güzel bir abdest alır -Gusul daha evladır - sonra Kuba Mescidine gelir orada namaz kılarsa, onun için bir umre sevabı vardır."
Hz. peygamber s.a.v. her cumartesi, zaman zaman da pazartesi günleri, bazen bir binek üzerinde, bazen de yaya olarak, Kuba mescidine gider namaz kılarlardı.
Ashab-ı kiram da bu sünneti ihya etmek için Kuba mescidini ziyaret ederlerdi.
B-Kıbleteyn Mescidi :
Bu mescidin ilk ismi Beni Seleme mescididir. Müslümanlar Mekkede iken Kudusteki Mescidi Aksaya yönelerek namaz kılarlardı. Peygamberimizin Medine’ye hicretinden 15-16 ay gibi bir zaman sonra inen ayet üzerine Kabe’ye yönelindi . Müslümanlar arasında yaygın olan inanç, Hazreti peygamber S.A.V. seleme oğulları kabilesini ziyarete gittiğinde bu mescidin olduğu yerde namaz kıldırırken, "yüzünü mescidi haram tarafına çevir." ayeti kerimesi nazil olmuş, Hz. Peygamber de namazda Kabe tarafına yönelmiş ve bir namazda iki kıbleye yöneldiği için bu mescide Kıbleteyn mescidi, yani iki kıbleli mescid adı verilmiştir.
C-Hendek Savaşı ve Yedi Mescidler
Hendek savaşı hicretin 5. yılı vuku bulmuştur. Bedir ve Uhudda ağır kayıplar veren Mekkeliler intikam amacıyla civar kabileleri ve Yahudileri de yanlarına alarak 10.000 kişilik bir orduyla Medine’yi muhasara etmişlerdi. Efendimiz ise ashabıyla istişare ederek, Selman-ı Farisinin teklifi üzerine müşrikler Medine’ye gelmeden şehrin etrafına hendekler kazmışlardı. Hendeğin uzunluğu 3 km civarında idi. Genişliği ve derinliği yaklaşık 6 -7 m idi. Allah rasulu (s.a.v.) her on kişiye 20 m.lik bir alan vermiş ve hendek kısa sürede kazılarak tamamlanmıştı.
20 günlük bir muhasaradan sonra kazılan hendek karşısında ellerinden bir şey gelmeyen Mekkelilerin çadırları,araç ve gereçleri şiddetli bir rüzgarla darmadağın olmuş, kalplerine büyük bir korku girmiş ve bir sürü ganimeti geride bırakarak Mekke’ye dönmek zorunda kalmışlardı.
Savaştaki komuta noktalarına Osmanlılar tarafından yedi adet küçük birer mescid yapılmıştı.Günümüzde bunlardan 4 ü mevcuddur. Bunların en ünlüsü Fetih Mescididir. Bu Mescidin inşa edildiği yerden Hz.Peygamber düşmanın hareketini gözetlerdi. Burada namaz kılar, Müslümanların muzaffer olmaları için Hak tealaya C.C. niyaz ederdi.
D-Diğer Mescidler:
Mescid-i Nebevinin batı tarafında, ve çok yakınında, Rasulullahın S:A.V. bayram namazlarını ve yağmur namazlarını kıldırdığı alanda inşa edilen -Ğamame mescidini, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz.Ali Efendilerimizin adlarını taşıyan mescidleri de, ziyaret ederek imkan varsa bu mescidlerde ikişer rekat namaz kılmakta müstehaptır.
E-Uhud Şehidliği
Hicretin 3. yılında, Uhud dağının güneyinde ki alanda, Mekke müşrikleriyle Müslümanlar arasında, cereyan eden savaşta şehid düşen, ashab-ı kiramın kabirlerini ziyaret etmekte müstehabdır.
Bu dağ, Medinenin kuzeyinde, üç mil uzaklıkta, kırmızıya çalan rengiyle ve cazip şekliyle görenlere ferahlık veren, sevimli bir dağdır.
Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) bu dağı çok severlerdi. İmam-ı Buhari ve Muslimin, rivayet ettikleri bir hadis-i şerifte Rasulullah efendimiz "Bu dağ bizi, biz de onu severiz. O cennet kapılarından bir kapının üzerine asılacaktır." buyurmuşlardır.
Resulü Ekrem Medine-i Münevvereye her gelişinde, Uhud dağını görünce neşelenir ve bu neşe yüzünden okunurdu. Hz. Peygamber bu dağda veya yamaçlarında biten otlardan ne bulunursa ağızda çiğnenmesini tavsiye etmişlerdir.
Sahih olan bir rivayete göre: Bir gün Hz. Peygamber, Ebu Bekir, Ömer ve Osman R.A. bu dağın üzerinde bulundukları sırada dağ aşka gelerek sallanmaya başlayınca Hz. Peygamber, "Ey Uhud yerinde dur senin üzerinde, bir nebi, bir sıddık ikide şehid var." demişlerdir.
İşte bu sevimli mübarek dağın güney eteklerinde o meşhur Uhud Savaşı cereyan etmiş, Ashabdan 70 kişi bu savaşta şehadet şerbetini içmişlerdi. Bunların arasında Allahın Arslanı Rasulullahın S.A.V. amcası ve süt kardeşi olan, Hz. Hamza bin Abdülmuttalip, hala zadesi Abdullah b.Cahş ve Medine’ye ilk muallim olarak gönderilen Mus’ab b. Umeyr bulunuyordu.
Mescid-i Nebevî hakkında özet bilgi
Mescid-i Nebevî tarih boyu değişik vesilelerle defalarca genişletilmiştir.
Müslümanların artışı kesintisiz olarak devam etmektedir. Bu artış günümüzde daha da hızlanmış bu, bütün dünya tarafından müşahede edilir olmuştur. Mescid-i Nebevî ne kadar genişletildiyse de İslam alemi daha süratli bir şekilde genişlemektedir.
Haremeyn mescidleri (Mescid-i Nebevî ve Mescidil Haram )bu gelişmeler sonucu yine dar gelmeye başladı.
Son durum 
Mescid-i Nebevî en son, 1984 yılında başlayıp1994 yılında bitirilen inşaatla genişletilmiş oldu.
İkinci Suud genişletmesi olarak adlandırılan bu genişletmede 6 adet yeni minare dikildi. Böylece minare adedi 10 oldu. Bu minareler de önce ki Suud minarelerinin tarzında yapıldı. Alt kısımları yine aynı granitle kaplandı.
Bina, bodrum, zemin kat ve çatı katı olarak üç kattan ibarettir. Bu projede teknoloji imkan dahilinde en iyi şekilde kullanılmıştır. Son model kapalı devre televizyonlar, emniyet kameraları, daimi ve yedek elektrik üretme üniteleri, otomatik yangın söndürme üniteleri, tatlı su sistemleri ve atık su sistemleri bunlardan bazılarıdır. Ses sistemi dünya çapında en iyi ses sistemlerinden biridir. Mescid-i Nebevî nin her tarafından aynı tonda işitilen çok hassas ve dışarıdan ses karıştırmayan bir ses sistemidir. Bu sistem imam namaz kıldırırken bodrumdaki bu işe tahsis edilmiş odadan uzmanları tarafından kontrol edilmektedir. Aynı şekilde kapalı devre kamera ve televizyonlar da yine bodrumdaki özel bölümlerde mühendisler tarafından sürekli olarak takip edilmektedir.
Zemin kat
Bu kat Mescid-i Nebevî nin ana katıdır. Bu katın alanı 82.000m2 dir. Zemin mermerle kaplıdır. Bu katta 2014 direk vardır. Bu direkler birbirinden en az 6 m uzaklıktadır. Böylelikle direkler arasında 6x6 ebadında alanlar oluşur Kubbelerin olduğu bölümlerde ise 18 m uzaklılıktadırlar. Buralarda da 18x18 lik alanlar oluşur. Bu alanların üzeri hareketli kubbelerle örtülüdür. Bu kubbeler hava şartlarına göre açılır kapanır. Böylece temiz havanın ve güneşin Mescid-i Nebevî nin içine girmesini sağlar. Direklerin yüksekliği kemerlere kadar 5,6 m dir. Kemer sayısı ise duvardakiler de dahil 3812 dir. Direkler beyaz mermerlerle kaplıdır. Sütun başlıkları bronz, sütun ayakları ise hendesetik şekil verilmiş mermerlerle kaplıdır. İtalya ve ispanyadan getirilen bu mermerlerin rutubete karşı mescidin bina sağlığını koruduğu söylenmektedir.
Alanı
Eski Suud genişletmesinde iç kısımda yani mescidin kapalı alanında 28.000 kişi namaz kılabilirdi. Mescidin o zaman alanı 16.326 m2 idi.
Yeni genişletmeyle 82.000m2 lik bir alan daha ilave edildi. Böylece mescidin toplam alanı 98.326 m2 ye ulaştı. Sadece yeni genişletilen alanda 150.000 kişi namaz kılabilir. Böylece toplam kapalı alanda namaz kılabilme kapasitesi 178.000 ulaşmış oluyordu. Buna ilaveten çatıda namaz alanı olarak 58.250 m2 lik bir yer vardır. Bu alanda 90.000 kişi namaz kılabilir. Böylece Mescid-i Nebevî de toplam namaz kılma kapasitesi 268.000 olmuş oluyor. Ayrıca bunlara ilaveten Mescid-i Nebevî nin dış kısmında mescidi ihata eden büyük bir alan vardır. Bu alanın mesahası 235.000m2 dir. Bu alanın bir kısmında da namaz kılınabilir. Namaz kılınabilir alanının mesahası 135.000 m2 dir. Bu da 430.000 kişinin namaz kılabileceği bir alandır. Böylece mescidin içi, üstü ve dış alanı komple 698.000 kişinin namaz kılmasına imkan vermektedir.
Kadınlar bölümü
Mescid-i Nebevî de kadınlar bölümü erkeklerinkinden ayrıdır. Mekke-i Mükerremede hacıların içinden çıkamadıkları ve namazlarını tehlikeye düşüren kadınlarla beraber namaz kılma meselesi Medine-i Münevvere de Mescid-i Nebevîde yoktur. Kadınlar bölümü tamamen erkeklerinkinden ayrıdır. Mescidin arka tarafında kendilerine tahsis edilmiş yerler vardır. Bu bölümlerin kapıları ayrıdır. Ve dışarıdan yanlışlıkla erkeklerin girmemesi için bekçilerle korunmaktadır.
Kapılar
Mescid-i Nebevî nebevinin kapıları Babusselam dan itibaren teselsüli olarak hem numaralandırılmış hem de isimlendirilmiştir. Daha önce 11 adet olan kapılardan bazaıları genişletme projesi içerisinde kalmıştır. Bunlar Kral Suud, Hz. Ömer, Abdülmecid, Hz. Osman ve Kral Abdülaziz kapılarıdır. Şu an Mescid-i Nebevînin 41 kapısı vardır. Bu kapılardan bazıları yan yana iki, bazıları üç bazıları beş girişi vardır. Bu girişleri de sayacak olursak 85 kapı girişi olmaktadır.
Otopark
Mescid-i Nebevî genişletme projesi mescidde namaz kılanlara her türlü hizmeti vermek amacıyla düşünülmüş ve geliştirilmiş bir projedir. Bu meyanda günümüzde her yerde yaşanan otopark sıkıntısı Mescid-i Nebevî nin etrafında da yaşanmaktaydı. Bundan dolayı Mescid-i Nebevî nin etrafının altı otopark haline getirilerek namaza gelenlerin huzur içinde namazlarını ede edebilmeleri ve arabalarını emniyetli bir yere bırakmaları sağlandı.
Bu otopark mescidin tam altı değil, mescidi ihata eden alanın kuzey, güney ve batı cihetlerinin altıdır ve iki katlıdır. Parka değişik cihetlerden altı giriş bulunmaktadır. Alanı 290.000 m2 olup, 4444 araç sığmaktadır. İki katlı olan bu parkın üst katı 4,9 m alt katı 4 m yüksekliğindedir. Bu iki kat arasında iniş çıkışlar için değişik noktalara rampalar konmuştur.
Arabasını park kişi en kısa yoldan Mescid-i Nebevî nin haremine ulaşabilmesi için saha ya yeterli miktarda çıkışlar konmuştur. Parkın içi ve çevresi sıkça yerleştirilen kameralar vasıtayla, arabaların yönlendirilmesi, emniyeti ve içeride ve dışarıda tıkanmanın olmaması için gözetlenmekte ve denetlenmektedir.
Haremeyn hakkında geniş bilgi için Medine 'ye müracaat edebilirsiniz.
|